Global siyasi arenaya baktığımızda, ülkemizin maalesef Batı nezninde parlak bir görüntüsü bulunmuyor. Batı Türkiye'yi kendi etkenlerinden dışlamaya çalıştıkça, Türkiye'de kendine Orta Doğu'da yer aramak zorunda kalıyor. Aslında Türkiye'yi birçok etken üzerinde saf dışı bırakmak yerine, daha fazla kendine çekmesi, Batının genel tüm çıkarlarına daha uygun olacaktır.
Özellikle 2004 ve 2005 yıllarından sonrasına bakalım. Batı Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden daha fazla dışlamaya başladıkça, bizde onlardan uzaklaşmaya başladık ve Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile, daha sıcak ilişkiler kurmaya başladık. Ancak bu dışlamayı eleştirmeden önce, bakmamız gereken bir takım olgularında bulunduğu aşikar bir hal aldı. Türkiye'nin eli kanlı terör örgütüne karşı verdiği mücadele, İslam coğrafyasında var olan mezhep kavgaları ve dahası, Avrupa Birliği ülkelerini tedirgin ediyor olabilir. Zira İslam coğrafyasında yaşanan mezhep çatışmalarının, Avrupa Birliği'ne tam üye olmuş bir Türkiye'de yaşanma ihtimalini değerlendiriyor olabilir bu zevatlar.
Avrupa'nın 2. tedirginlik duyacağı konulardan birisi de, İslam maskesi takmış terör örgütleridir. Zira Avrupa, tarihi boyunca İslamiyetin kara lekesi olan bu örgütlerden çok çekti. Avrupa'nın sözde İslami terör örgütleri ile mücadele edebilmesinde, Türkiye kilit nokta konumundadır. Zira Batı ülkelerinde terörist eylemler düzenleyenlerin bir çoğu, Avrupa'ya gitmek için Türkiye üzerinden geçiş sağlıyorlar. Bu yüzden Almanya istihbarat Başkanı olan Hans-Georg Maasen, Türk devletinin bu konuda daha ciddi önlemler alması gerektiğini savunuyor.
Bu sözleri sarf ettiği zamanlama ise hayli dikkat çekici. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Angela Merkel görüşmesinden birkaç saat önce söylüyor. Bunu yaparak, Merkel ve Davutoğlu görüşmesinin gündeminin bu olduğunu, halkına açıklamış oluyor.
Batı dünyası radikal İslamcı diye tabir edilen terör örgütleri ile, Türkiye'nin etkili mücadele etmediğini ve etmek istemediğini düşünüyor. Bu yüzden bizi bu konu üzerinde samimi bulmuyor ve uluslararası anti terörizm panellerinden dışlamaya çalışıyor. Türkiye'nin bu panellerden dışlanmaması ve hatta Avrupa Birliği'ne alınması, aslında Türkiye'nin olduğu kadar Avrupa Birliği ülkelerinin de menfaatine olacak bir gelişmedir. Nitekim Avrupa bunu hala göremiyor. Özellikle terör örgütleriyle mücadele de, Türkiye Orta Doğu'nun merkez kaç kuvvetlerinden birisi olabilir. Orta Doğu'da barınan terör grupları ile daha etkili mücadeleler yürütebilir.
Avrupa'nın yaptığı en büyük hatalardan birisi de, Türkiye'yi Irak ve Suriye kökenli radikal İslamcı gruplar olarak nitelendirilen terör grupları ile mücadele için karar almak adına düzenlenen, Üst düzey güvenlik zirvelerinden dışlamasıdır. Zira Türkiye bölge de hangi açıdan bakarsanız bakın, bir kilit konumundadır. Türkiye'den bağımsız yapılacak veya Türkiye'yi dışlayarak yapılacak bu toplantılar, bu ülkelerin terörle mücadele konusunda etkilerini yitirme aşamasına getirmektedir.
Türkiye'yi dışlayarak yapılacak Orta Doğu'da var olan terör grupları ile mücadele sırasında, Avruya'ya hem maliyeti, hem de kayıpları daha yüksek olacaktır. Batı hem kendi menfaatleri, hem de Türkiye'nin menfaatlerini göz önüne alarak, bölgede her alanda kilit konuma sahip olan Türkiye ile iş birliği içerisine girmelidir. Bu tam üyelik yolu ile daha etkili olacaktır. Bunun Türkiye'ye getirisi de tahmin edilemeyecek kadar fazladır. Her ne kadar Avrupa can çekişiyor desek bile, böyle bir üyeliğin olması durumunda, Avrupa halkı turistlik geziler ve iş kurma gibi konuların dışında Türkiye'ye yerleşmeyecektir. Ancak Türk halkının büyük bir kısmı, kendisine Avrupa'da daha iyi imkanlarla iş imkanları bulacaktır.
Konumuza yeniden dönecek olursak, Avrupa artık Türkiye gerçeğini, tüm çıplaklığı ile görmelidir. Orta Doğu'da yer alan İslam ülkelerinden daha farklı bir yapıya sahip olduğumuzu, anlamaları gerekir.
Türkiye geçmiş dönemlerde, İslami terör örgütleri ile alakalı bir takım hataların içerisine girmiş olabilir. Türk hükümeti de, Avrupa'da var olan hatalarını kabullenme ve kendisine çeki düzen verme yetisine sahiptir.
Sonuç olarak Avrupa, Orta Doğu'da her kategori üzerinde menfaat sağlamak istiyorsa, Türkiye'ye elini dostane duygularla uzatmalıdır. İçinde kin ve oyun beslemeden, bunu yapması en başta kendi menfaatinedir.
