Uzun süredir merakla beklenen seçim nihayet sonlandı ancak şimdi akıllardaki yeni soru, mali piyasada durum ne olacak? sorusunu yanıtlayalım. Ancak bir diğer önemli konu da piyasaların abisi niteliğindeki Merkez Bankası'nın bu durumda ne yapacağı. Aslında seçimin ardından Merkez Bankası da rahatları ve daha etkin bir hale geldi. Seçim sonuçlarının en önemli mali verisi Merkez Bankası'nın istikrarı koruyarak, ekonomide gerekli olan adımları atmış olması yani yapması gerekeni yaptığı için herhangi bir sorun yaşanmaksızın bu sürecin atlatılmasında etken oldu. Merkez Bankası aynı zamanda politik zirveye de bakmaksızın, daha teknik incelemeler ve kararlılıklar doğrultusunda adım atması doğrultusunda kararlı bir ortam meydana geldi. Bu duruma örnek vermek gerekirse, kur artışı ve buna bağlı olan enflasyon baskısını öteleyebilmek adına gerekli olan maddi sıkıntının dozunu ayarlama konusunda müdahalede bulunabilecek politik otoritenin gücünde düşüş yaşanmıştır. Bu durumdan bakında ortadan politik baskı bahanesi olarak değerlendirilen ve bu baskıyı kaldırmak zorunda kalan Merkez Bankası'nın üzerinden bir ağırlık kalkmıştır. Bu açıdan da Merkez Bankası istemese bile doğru yolda ilerlemek adına hareket edecektir. Merkez Bankası'nın etkisi ve gücü geçmişten çok daha güçlü olarak algılanacak, bankanın sözlü yaptırımları daha güçlü olacak ve hesaba katılacaktır.
Pazar günü yapılan seçim sonuçları doğrultusunda şunu da belirtmek gerekiyor ki, mali piyasalarda kısa zamanda hesaba katılmayan geçici bir takım olumsuzluklar oluşabilir. Fakat orta vadede ülkenin büyüme yolunda önemli olan bir handikap seçmenin iradesi doğrultusunda ortadan kalktı ve yeni bir hikaye için başlangıç yapıldı. Pazar günü sonuçların açıklanmasıyla birlikte mali piyasalarda gecenin ilerleyen saatlerinde koalisyon mantığı sindirilmeye başlanırken, kısa vadedeki belirsizlik durumu da TL kaybı olarak nitelendi. Bu durumun da oldukça kısa süreceği ve bir süre sonra her şeyin normale döneceği de anlaşılıyor. Bundan sonra partiler herhangi bir koalisyon durumunda ne yapacağı asıl öyküyü yazacaktır ve önemli olan da budur. Bilinen siyasi dönüşümlerin de meydana gelecek olması beklenen gelişmelerden bir tanesi. Eğer bu durum halk tarafından benimsenirse ekonomide yaşanacak olan zorluklar daha pratik bir şekilde atlatılacaktır. Özellikle de dış kaynaklardan kaynaklanacak zorluklar.
7 Haziran'da yapılan milletvekilliği seçimi öyle bir zamana denk geldi ki, Amerika'nın Merkez Bankası Fed başta olmak üzere faiz artışları ile parasal bir sıkışmaya girilmesine çok az bir zaman kala gerçekleşti. Piyasa parametreleri ne durumda olursa olsun zaten Fed'le beraber olumsuz bir yönde hareket edecekti. Konu hakkında açıklama yapan analistler de politik alanda meydana gelecek koalisyon gelişmelerinin mali piyasada az da olsa bir bozulma yaratacağını yalnız bunun belli bir sınırda kalacağını da belirtiyorlar. İlk aşamada belli bir bozulmanın meydana gelmesi gayet normal ve geçtiğimiz günlerden de anlaşılacağı üzere bu süreçte yaşanan en kötü görüntü olmayacak.
Seçim öncesinde tek partinin akışına bıraktığı ekonomi politikası ile değerlendirildiğinde seçimden sonra koalisyonun oluşturacağı ekonomi politikasının bundan daha kötü olması pek de mümkün değil. Tek başına iktidar olan AK Parti'nin uzlaşmacı ve hataları bertaraf etme unsurları da gayet net bir şekilde görülüyor.
İşin açıkçası şimdilik mali piyasalar nasıl bir koalisyon oluşacağı doğrultusunda beklemede. Ankara'da ekonomide ve politikada denge ve kontrol mekanizmalarının yeniden oluşması düşüncesi de gayet olumlu görülüyor. Hatta Avrupa Birliği değerleri de yeniden gündeme gelecek gibi görünürken bu durum da bir hayli olumlu bir şekilde mali piyasalara yansıyacak gibi görünüyor.
