Kavramlar üstü bir kültüre sahip olan Türk toplumu, gelişen çağa da ayak uydurarak sahip olduğu kendine has yapısından gün geçtikçe uzaklaşmaya başladı.

Toplum olarak her bir bireyin övgüyle söz ettiği Türk kültürü, her geçen gün yozlaşan bir yapıya bürünmüş durumda. Özellikle yeni nesil gençlerin Avrupa odaklı ve Avrupa hayranı bir yaşam sürmeyi istemesi, bu yozlaşmayı koşar adımlarla devam ettiriyor. Burada bahsettiğim temel konu kesinlikle kültür yozlaşmasıdır. Zira bazı kesimler bunu teknoloji düşmanlığı olarak algılayabilir. Ancak kesinlikle teknoloji düşmanlığı olmayıp, yaşam felsefesi olarak değerlendiriyor ve böyle algılanmasını istiyorum. 

Teknoloji neye sahip olunursa olunsun, hangi kültür içinde yaşam sürülürse sürülsün, günümüzde ekmek kadar su kadar ihtiyaç halini almıştır. Mutlaka ama mutlaka yaşamı idame ettirebilmenin temeli teknolojiye dayanmaktadır. Türk gençliğine baktığımızda, içerisinde bulunduğu buhran kendi kültüründen tamamen uzak bir toplumun yetişmesinin temelini oluşturuyor.

Almanya'ya, ABD topluluğu oluşturan tüm ülkelere bakın. Hatta Hindistan gibi orta ölçekli ülkeleri ele aldığımızda bile, toplumun büyük bir kesimi kendi temel kültür değerleri üzerine kurulu bir hayat yaşıyor. Bunu yaparken de utanmadan, sıkılmadan yapıyor. Yani mazisini atiye taşırken asla yadırgamıyor. Türkiye'de yaşayan Türk toplumunun genç kesimini ele aldığımızda ise, neredeyse her farklı kültürden bir parça almış durumda. Bunun neticesi sonucunda da, büyük bir kültür karmaşası yaşandığını görmek mümkün. Toplumdaki genç bir bireyi bile ele aldığımızda, gerek giyim tarzı gerekse tavırları olarak düşünürsek, bu bütünün bir kısmı Amerika'dan, bir kısmı İngiltere'den ya da Almanya'dan Fransa'dan alınmış olduğunu rahatlıkla görmek mümkün olabiliyor. 

ŞANLI TARİHE BİR BAKIN

En basit örneği, yaşı küçük diye savaşa ve orduya alınmayan Genç Osman'a, daha bıyığın çıkmamış. Tüyün çıkmamış denildiğinde, demir tarağı bıyık olması gereken yere saplayarak kendini kanıtlamaya çalışması, bu toplumun kendine ait tüm değerlerine ne kadar sadık olduğunu gösteriyordu. Oysa toplum artık kendi gölgesinden korkar oldu. Yabancı kültürü benimseyen insanların bir çoğu, artık otobüste bir büyüğüne yer vermek gibi bize has bir davranıştan bile uzaklaşmış oldu. Antalya'da bir teyzeye yer verdiğimde, "Oğlum siz nerelisiniz?" dedi. Ben ise cevap olarak memleketimi söylediğimde, "Belli oluyor yavrum. Buralarda bu tür şeyler pek olmaz" demişti. İnanın dikkatli bakıp birazda benim gibi bir çoğuna göre eski kafalı bir insan tipiyseniz, bu davranış biçimi son derece önemlidir. Yer vermek gibi basit bir işte bile insan bakıp, "İşte bizi biz yapan özelliklerden birisi" demekten kendisini alamıyor. Elbette bu en basit örneklerden birisiydi.

KÜLTÜR YOZLAŞTIKÇA, MİLLİ DEĞERLERDE YOZLAŞIYOR

Her kültür yeni nesillere aktarılırken, beraberinde milli değerlerde aktırılıyor. Bu bariz bir şekilde olmasa bile, üstü kapalı bir şekilde, hatta farkında bile olmadan gerçekleşiyor. Yine kültür yozlaşmaya başladığında, bu değerlerde ister istemez yozlaşmış oluyor. Düşünün eskiden bu toplumun tüm güzelliklerini. Mesela kavgada bile, karşı tarafından yanında bir bayan var ise, insanlar haklıda olsa "Ya sabır" çekip yoluna devam ederdi. Tüm farklılıkları ele alıp değerlendirdiğimizde, ne demek istediğim daha net ortaya çıkacaktır. Ki Türk kültürü, hiçbir milletin kültürüne benzemeyen, tamamen kendi has nitelikleri bünyesinde barındıran bir kültürdür.

Bir milleti millet yapan en büyük değerlerin başında kendine has kültürü gelir. Bundan kopmuşsanız,  emin olun yaşadığınız toplum bir buhran içerisine girmiş demektir. Hayatta var olan tüm güzel değerlerin, unutulmaması dileğimle.