Sağlık sorunlarının yaşamımızı nasıl tehlike altında bıraktığını ya da bizi bu hayattan alan detayların başında sağlık sorunlarının geldiğini bilmekteyiz. Bu nedenle de sağlığa dikkat etmek; yemek yemek ya da barınma ihtiyacını karşılamak gibi bir elzem olmaktadır. Sağlığı tehdit eden hastalıklardan bir tanesi hatta en başı HİPERTANSİYON dur. Hipertansiyon; tansiyon problemlerinden bir tanesi olup kalp ve damar hastalıkları ile ilgili bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Hipertansiyona davetiye çıkarıp vizeyi veren kimler? Sorusuna cevap olarak ne kadar acı ki; kendimiz cevabını veriyoruz. Her hastalığın ya da herhangi bir rahatsızlığın çözümü de bireyin kendi elinde olmaktadır. Dolayısı ile de bu çözümlerin bilinmesi gerekiyor.
Hipertansiyon Davetiyesi Ne Sıklıkla Geliyor?
Hipertansiyon genellikle 50’li yaşlarda gözlenen bir hastalıktır. Bu nedenle de hipertansiyon için yaşlılık hastalığı da deniliyor. Dolayısı ile de hipertansiyon rahatsızlığına yaşlılar, menopoz riski taşıyan gruplar ve de hali hazırda tansiyonunda düzensizlik yaşayan bireyler hipertansiyon hastası olarak yaşamlarına devam ediyor. Hipertansiyon oldukça riskli bir hastalıktır.
Hipertansiyon Davetiyesi Nasıl Geliyor?
1) Yaşasın Tansiyonum Düzeldi! Artık İlacımı Bırakabilirim
Bu cümle tansiyonu normale giren hipertansiyon hastalarının sürekli olan söyledikleri ve erken sevinmeye yol açan bir cümledir. Bu nedenle de tansiyonunuz düzelse de ilacınızı bırakmamanız gerekiyor. Hipertansiyon hastaları ilaçlarını ölene kadar içmeli, ya da hastalara doktorlar çok nadir de olsa bırakabilirsiniz, dediğinde bırakılmalıdır. Hipertansiyon ilaçlarını içen hastaların otomatikman tansiyonları düzelecektir; ancak bu artık hipertansiyon hastası değilim, cümlesi anlamına gelmez.
2) Yemeklere Tuz Atmıyorum, Yine Tansiyonum Çıkıyor!
Yemeklere tuz atmayan hipertansiyon hastaları dahi; tansiyonunun sürekli olarak çıktığından şikayet duyuyor. Bu nedenle de en sonunda pes ederek hiçbir hipertansiyon diyetine uymuyorlar. Biz Türk milleti olarak yemek yedikten sonra bile atıştırmaya meğilliyiz. Bu nedenle de hazır gıdalardan alınan tuzlar bile tansiyonunuzu yükseltebilir. Dolayısı ile de bu tür atıştırmalıklardan uzak durarak en iyi şekilde beslenmeniz gerekiyor. Çikolata, çubuk kraker, bisküviler siz hipertansiyon hastalarının en büyük düşmanı olmaktadır. Bu yiyeceklerden uzak durarak en iyi beslenme şekline uymuş olursunuz.
Bizim Sessiz Katilimiz Hipertansiyon!
Hipertansiyon hastalığı öyle bir hastalık ki; kişiyi içten fetih ediyor. Bu nedenle de ben hipertansiyona sessiz katil adını taktım. Bir süre her şey yolundaymış gibi seyir eden bu hastalık; ardından da ciddiye alınacak derecede tahribatlar yaratarak içten mahveder bir biçime girmiş oluyor. Birçok hipertansiyon hastası az önce iyiydim, birden başım dönmeye başladı, başım ağarmaya başladı ve bu tarz cümleler kurarak şikayetlerini dile getirmeye çalışırlar. Oysa bu şikayetleri uzun zamandır birikip son halini almıştır. Dolayısı ile de bir hipertansiyon hastası; eğer beslemesine dikkat etmediği halde iyi olduğunu söylüyorsa; aslında sessiz katilinin suskun olduğunun farkında değildir.
Sessiz Katilin Kalp Düşmanı Hali: Küçük Tansiyon
Biliyorsunuz ki; insanda 2 farklı tansiyon bulunur. Bunlardan bir tanesi büyük tansiyon, bir diğeri de küçük tansiyon olmaktadır. Küçük tansiyonun sessiz katilimiz olan hipertansiyon ile kötü bir ilişkisi vardır. Öyle ki; küçük tansiyonu yükselen bir hasta, kalbindeki sancının daha da şiddetlendiğini hisseder. Bu da adı küçük ama işlevi büyük olan küçük tansiyonu sürekli olarak gözlem altında tutmamız gerektiğini bizlere işaret etmektedir. Baktığımızda diğer seçenek olan büyük tansiyon ve küçük tansiyon aynı anda yüksek olursa; bu sizi hastanelik edebilir. Kalbiniz feci şekilde yorgunluk yaşayarak sizi yürüyemez bir hale getirerek sosyal hayatınızdan alıkoyar.
