Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, Kaynak Holding’e kayyım atanarak el konulması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yapılanların bir saadet zinciri oluşturmanın devamlılığı olduğunu belirten Aydın, “Bürokraside dağıtılacak makam kalmadı, özelleştirilecek dağıtılacak maddi bir şey kalmadı. Bakanlık sayıları artırılmayı düşünülüyor, bakanlık yardımcılığı gibi makamlar ihdas edilmeye çalışılıyor. Bu da o halkanın bir tarafı. Asıl bizi inciten şudur: Bu kurumlarda, bu müteşebbislerde binlerce insan ekmek yiyor. Yazıktır günahtır. Kaynak Grubu'nda 8 bin üzerinde çalışan kardeşimiz var. Bunlar bizim evlatlarımız. Hangi terör grubuna, bunlar ne yapmışlar, IŞİD’e malzeme mi sağlamışlar, silah mı götürmüşler, donanım teçhizat mı almışlar, terörist mi taşımışlar? Bunların delillerini ortaya koyarsınız.” diye tepki gösterdi.

MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kaynak Holding’e kayyım atanması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yaşananların bir süreç olduğunu, daha önce Boydak’la Grubu ile başladığını, ardından İpek Grubu’yla devam ettiğini anlatan Aydın, “Şimdi de Kaynak Grubu’na yapılıyor aynı şey. Saadet zincirinde iktidar partisinin dağıtacağı ellerinde belirli bir kaynağı kalmadı. Özelleştirme ile mali kaynaklarımızı tükettiler, milli gelirimizi düşürdüler herhalde diyorum. Bu seçim vaatlerinde asgari ücreti 1300 liraya çıkarmanın kaynağını araştırmaya çalışıyorlar.” dedi.

Özel sektöre, özellikle istihdam yaratan özel sektöre müdahale etmeye başladıklarını kaydeden Aydın, “Yazıktır günahtır. Kayyım ataması bir abesle iştigal bir de buna kaynak üretmek, kayyıma atadığı insanlara bir kaynak yaratmak o da ayrıca bir şey, çift yönlü bir sömürü. Her şirkete 5 bin TL karşılığı verilecek yani onlarca şirket olacak, korkunç rakamlarla kayyımculuk yaptıracaklar. Bu atama şeklen çok yanlış, içerik olarak da çok hukuki değil. Niye? Çünkü para ile bir şey yaptırmış oluyorsunuz. Parayı veren düdüğü çalar özdeyişinden hareketle. Bir saadet zinciri oluşturmanın devamlılığıdır. Bürokraside dağıtılacak makam kalmadı, özelleştirilecek dağıtılacak maddi bir şey kalmadı. Bakanlık sayıları artırılmayı düşünülüyor, bakanlık yardımcılığı gibi makamları ihdas edilmeye çalışılıyor. Bu da o halkanın bir tarafı. Asıl bizi inciten şudur. Bu kurumlarda, bu müteşebbislerde binlerce insan ekmek yiyor. Yazıktır günahtır. Kaynak Grubu'nda 8 bin üzerinde çalışan kardeşimiz var. Bunlar bizim evlatlarımız. Hangi terör grubuna, bunlar ne yapmışlar; IŞİD’e malzeme mi sağlamışlar, silah mı götürmüşler, donanım teçhizat mı almışlar, terörist mi taşımışlar? Bunların delillerini ortaya koyarsınız.” şeklinde konuştu.

″TÜRKİYE MUZ CUMHURİYETİ Mİ, PARTİLİLER KAYYIM ATANIYOR?″

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir muz cumhuriyeti değil, hukuk devleti olduğunu hatırlatan Aydın, “Allah’a şükür bu konuda yargı gereğini yapar. Kayyım atanacaksa bu yargı yolu üzerinden olmalı. Bu partiye yakın, partili insanlarda ve bunun karşısında da belirli oranlarda yüksek miktarlarda para vermek gerçekten hukuka aykırı bir davranış.” dedi.

“Kayyımların AKP’lilerle ilişkili olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Aydın şu cevabı verdi: “Alıştık buna artık. Haziran seçimlerinden sonra ara boşlukta güya bir seçim hükümeti kurulup kabineye özellikle 3 önemli bakanlığa tarafsız insanlar atanacaktı ama üçü de tamamen taraflı, o bakanlık müsteşarlığı yapmı,ş tamamen siyasete bulanmış, iktidar partisi sözcülüğü yapan kişilerin atanmasıyla başlayan bir süreç. Kayyımda buna hiç dikkat etmezler. Yasalara uygun şekilde yapılsa hiç değilse tarafsızlığını korur. Bir de bunun karşılığında yüksek rakamlar telaffuz edilmesi zaten bağlayıcı bir şey. Devletin legal bir işini yaptırıyorsunuz, bunun karşılığında sanki profesyonel bir işmiş gibi, ihale karşılığı verilmiş bir işmiş gibi yüksek rakamlarla bunu yaptırmaya çalışınca buradan tarafsızlık, buradan hukukun Anayasa'nın yanında olmayı bekleyebilir misiniz? Asla. Bu kadar abartılı rakamlar karşısında hangi kayyım atanmış şahıs bağımsız davranacak. Liyakatli davranacak çok zor.”

″TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKLARI VAR BURADA″

“Müteşebbis hürriyeti açısından bazı sakıncaları olduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin muhalif olarak görülen şirketlerin el altına alınması dünyadaki ekonomik imajımız açısından nasıl bir sonuç getirir?” sorusuna Aydın, “Geçen hafta Antalya’da G20 Zirvesi yapıldı. Tamamen her şeyimizle birbirimize benziyoruz. Orada körler sağırlar birbirine ağırlar misali işi şova, popülizme döktük. Sanki biz en iyi ikramı yaparsak herhalde dünya kamuoyunda çok iyi bir yere gelecekmişiz gibi şark kurnazlığı içinde olduk. Maalesef biz çok iyi bir ekonomi değiliz. Aynı günlerde ne tesadüftür ki rakamlar açıklandı, işsizlik çift haneli rakamlara ulaştı, işte Türkiye’nin gerçek resmi budur.

″ALLAH'TAN KORKUN, KİMİN PARASINI KİME DAĞITIYORSUNUZ?″

Böyle ekonomik sıkıntıları olan bir ülkede tutup her türlü zor şartlara rağmen özel sektörü ayakta tutmaya çalışan istihdam sağlamaya çalışan, fakir-fukaraya iş imkanı sağlamaya çalışan özel müteşebbisi cezalandırmaya çalışırsanız bu Allah korusun intihardır. Ülkemiz iyi gitmiyor. Ocak ayından sonra bunun sonuçlarını çok ağır bedellerle ödeyeceğiz gibi geliyor. Burada gerçekten önce ülke ve milletim diyen bir hareket olarak bu sıkıntıları gördük ve sahada tespit ettik uyardık. İlk defa yapılan bir şey değil. Daha önceki kayyımlarda da aynı şeyi yaşıyoruz. Bu şirketlerin günlük kayıp cirosu 700-800 binlerle telaffuz ediliyor. Allah’tan korkun. Bu Türkiye ekonomisine vurulmuş bir darbedir. Bırakın çalışanlarının mağdur edilmesi şirketlerde büyük zararlara uğratılıyor. Sadece kayyım atananlara verilecek ücret aylık yüz binlerce rakamlarla ifade ediliyor. Kimin parasını kime dağıtıyorsunuz? Tüyü bitmemiş yetimin hakları var burada. Bunlar dişten tırnaktan toplanarak biriktirilerek oluşturulmuş şirketler. Bu insanların ekmeğiyle oynamayın, rızıkla oynamayın. Ekmeğiyle oynarsanız inanın bunun sonu kötü olur, bunun bedelini millet olarak hep beraber ödüyoruz.” cevabını verdi.
CİHAN