Son yıllarda işlenen kadın cinayetlerine her ne kadar toplumun kadın, erkek, genç yaşlı her kesiminden tepki gelse de, Türkiye’de kadına şiddet olaylarının önüne geçilemiyor. Bu nedenle de, kadına şiddet olaylarının oransal olarak ciddi artış gösterdiği günümüzde, yaşanılan şiddet olaylarını azaltmak için Türkiye toplumunun cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlendirilmesine oldukça ihtiyaç var. Üstelik kadına gösterilen şiddeti maalesef eğitim seviyesi bile engelleyemiyor. Yani üniversite mezunu erkeklerin bile eşlerine ya da kadın çalışma arkadaşlarına karşı şiddet uyguladığına dair haberleri gazete veya internet haberlerinde okuyabiliyoruz.
Öyle ki, bazen eğitim vermekle görevli olan erkek bir öğretmen bile bayan öğretmen meslektaşına şiddet uygulayabiliyor. Ya da doktor, hâkim gibi üst meslek grubundaki eğitimli kişileri de şiddet haberlerinde görmek sıradan bir şiddet olayı. Toplumda yaşanan bu tür şiddet vakalarından dolayı cinsiyet eşitliği konusunda eğitim ihtiyacının farkında olan kadın öğretim üyeleri ise toplumda kadına şiddeti azaltabilmek ve önlem almak için yapılabilecekler hakkında bir araya gelerek çözüm yollarının konuşulduğu bir Çalıştay düzenledi. Önceki gün Ankara’da bulunan YÖK binasında yapılan ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayındacinsiyet eşitliği konusunda toplumu az da olsa bilinçlendirmek için yapılması gerekenler üzerine düzenlenen konferansta alınacak önlemlerden bahsedildi. Konferansta ele alınan konular arasında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yapılabileceklerin yanı sıra ele alınan konulardan biri de kadın çalışanların da yoğun bir biçimde maruz kaldığı mobbing konusuydu. Çalıştayda kadınların da iş hayatında oldukça mağdur olduğukonulardan biri olan Mobbing konusunda alınması gereken önlemler de detaylı bir şekilde ele alındı.
Açılış konuşmasını Prof.Dr. Feride Acar’ın yaptığı Çalıştayda, öncelikle kadının üniversitede çalışan kadın öğretim elemanı sayısına değinildi. Türkiye’de vakıf ve devlet üniversitesi olmak üzere toplam 184 üniversitenin bulunduğu, bu üniversitelerde görev yapan kadın rektör sayısının 14 gibi düşük bir rakam olduğuna dikkat çekildi. Bunun yanı sıra, üniversitede görev yapan kadın profesör oranının Türkiye genelinde yüzde 28, Kadın doçent oranının ise yüzde 32 olduğu açıklandı. Yapılan konuşmalarda varılan sonuçlardan biri de, araştırma görevliliğinden profesöre doğru yükseldikçe kadın öğretim üyesi sayısının ciddi oranda düşüş gösterdiği. Öte yandan, Çalıştay’da dikkat çeken bir diğer konu ise, üniversitelerde 5 milyon 600 bin olan toplam öğrenci sayısının 2 milyon 599 bininin kız öğrenci olması. Yani bu rakama göre, üniversitedeki kız öğrenci oranı yüzde 46.
YÖK Başkanı Yekta Saraç ise yaptığı konuşmada, şu anda üniversitede bulunan akademisyen sayısının gelişmiş ülkelere göre iyi durumda olmasına rağmen, yöneticilik yapan kadın öğretim üyesi sayısının düşük olduğunu belirtti. Çalıştay’da yapılan sunumlarda dikkat çeken konulardan biri de İlahiyat, Mühendislik ve Veterinerlik bölümlerinde görev yapan kadın öğretim üyesi sayısının oldukça düşük olması.YÖK’te düzenlenen Çalıştay’da kadın akademisyenler, 4 gruba ayrılarak çalıştılar ve en azından toplumun belirli bir kısmını oluşturan ve üniversitede okuyan gençleri bilinçlendirmek için ve onların bu konuyla ilgili farkındalıklarını artırmak için ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği dersinin zorunlu olarak işlenmesi gerektiği’ konusunda ortak karar alındı. Bunun yanı sıra Çalıştay’dan çıkan bir diğer önemli sonuçta bu derslerin ilköğretimde bile verilmesi gerektiği.
YÖK Başkanı Yekta Saraç ise, Çalıştay’da toplumsal cinsiyet eşitliği konuşanda ders verilmesinin zorunlu olması yönünde karar alınması durumunda konuyu YÖK Genel Kurulu’na getirerek zorunlu ders olması yönünde karar alabileceklerini belirtmişti. Toplumsal cinsiyet eşitliği dersinin eğitimli erkeklerin kadına uyguladığı şiddetin oranını düşürmek için işe yarayıp yaramayacağını ise zaman gösterecek.
